M. ALİ KAYA
1. Peygamberimiz (asm) “Ya Rabbi! Kim ümmetimin herhangi bir işini üzerine alır da onlara yumuşak ve hüsn-ü muamele gösterirse sen de onlara güzellikle hüsn-ü muamelede bulun!” diye dua etmiştir. (Müslim, İmaret, 5.)
2. “Sizler kolaylık için gönderildiniz, zorluk çıkarmak için gönderilmediniz.” (Buhari, Vudû, 62.)
3. “Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin” (Buhari, Edeb, 8.) Nitekim yüce Allah “Allah size kolaylık diler, güçlük dilemez” () ferman etmiştir. (Bakara, 2:185.)
4. Mü’min itaatkardır, isyankar değildir. “Keni aralarında merhametli, kafirlere karşı şiddetlidir.” (Fetih, 48:29.) “Mümin tevazu ve uysallık bakımından yular takılmış deve gibidir; hangi tarafa sevk edilirse uyar.” (İbn-i Mâce, Mukaddime, 6, 44.) “İtaat ma’rufadır; Allah’a isyanda kula itaat yoktur.” (Buhari, Cihad, 107.)
5. “Gerçek alim zalim idareciye hak söz söyleyendir.” (Nesai, Biat, 37.)
6. “Cemaate imamlık yapacak olan, Allah’ın kitabını en iyi bilen ve okuyan kimsedir.” (Tirmizi, Salat, 174.) “Bir kimseye bir görev tevdi edilmiş ise o görevde onun önüne geçilmez.” (Tirmizi, Edeb, 25.) “Bir kimse o yerin yetkilisi tarafından izin verilmedikçe imamlık yapamaz.” (Nesai, İmamet, 6.)
7. “Zayıf ve idarecilik kabiliyeti olmayana idarecilik verilmez. Hz. Ebu Zerr’e hitaben “Seni zayıf görüyorum; sakın iki kişiye bile başkanlık yapma!” ferman etmiştir. (Nesai, Vesaya, 10.)
8. Yönetim istemekten çok, liyakate göredir. Peygamberimiz (asm) “Sakın yöneticilik isteme. Çünkü sen istemeden sana verilirse yardım görürsün; ama kendin talep edersen onunla başbaşa bırakılırsın.” (Ebu Davud, İmare, 2.) Ancak Hz. Yusuf (as) “Bana hazinelerin yönetimini ver. Ben bu işin ehliyim” (Yusuf, 12:55.) diye istemiştir. Bu da ehil olanların talep edebileceğini ifade eder. Ehil olmayanın talep etmesi uygun değildir.
9. Peygamberimiz “Müsteşar güvenilir olmalıdır” (İbn-i Mace, Edeb, 37.) buyurarak ehil, uzman ve güvenilir olanlarla istişare edilmesini tavsiye etmiştir.
10. “Halkına bir konuda söz verdiği halde sözünü yerine getirmeyen yöneticiye yüce Allah ahirette yüzüne bakmaz ve ona rahmetle muamele etmez.” (Nesai, Zekat, 77.)
11. Peygamberimiz (asm) “İşlerin görüşüldüğü bir istişare meclisinde sövüş ve dövüş çıkarsa orayı terk edin!” (Tirmizi, Fiten, 77.) buyurmuştur. Yani, meşvereti idare eden o zaman oturuma ara vermesi ve kavga edeni, bağırıp çağıranı dışarı çıkarması gerekir.
12. Yönetici yönetimi altındakilere iyi muamele ederse Allah o idareciye yardım eder ve desteğini artırır. (Tirmizi, Sıfatu’l-Kıyame, 48.)
13. Yönetici fitneye sebep olacak durumlardan uzak durmalıdır. (Nesai, İmamet, 39.) Namazı uzatanı bile peygamberimiz (asm) uyarmıştır.
14. Yönetici yaptığı işlerde aşırılıktan uzak durmalı ve ora yolu ihtiyar etmelidir. (İbn-i Mace, Zühd, 20.) Yöneticinin en kötüsü tebasına karşı kaba, haşin ve sert davranandır. (Müslim, İmare, 5.)
15. Yönetici “Sevad-ı azama uymalı” halkın hayat standardının üzerinde lüks ve israfa kaçmamalıdır. Peygamberimiz (asm) ve Hulefa-i Raşidin böyle idiler. (Buhari, Rikak, 17.)
16. “İnsanlara seviyelerine ve makamlarına göre muamele ediniz.” (Ebu Davud, Edeb, 20.) Nitekim peygamberimiz (asm) yemek yerken bir bedevi geçer ona bir ekmek verir gönderir. Bir asilzade geçerken davet eder sofraya oturtur. Sebebi sorulunca yukarıdaki hadisi söyler.
17. “İnsanlara akıllarına göre hitap ediniz; anlamayacağı konuları anlatmayınız. Onların Allah ve Resulünü yalanlamasını ister misiniz?” (Ebû Davud, Edeb, 20; Münâvî, Feyzü’l-Kadir, 3:75) Bu sebeple halk huzurunda emr-i maruf ve nehy-i anil münker ancak farzlar ve haramlarda olur, sünnetler tavsiye edilir. İnsanlar da güçleri yettiği kadar sorumlu tutulur ve güçleri yettiği kadar yaparlar.
18. Bir yönetici üzerine düşen ve yapması gerekeni yapmazsa günaha girer ve sorumlu olur. (Nesai, Biat, 30.)
19. İnsanları hakka davet ederken öncelik sırasına dikkat etmesi gerekir. Nitekim Yemen’e Muaz b. Cebel’i (ra) gönderirken “Siz teslise inanan bir topluluğa gidiyorsunuz, onları tevhide davet et, kabul ederse onlara namazı emret, namazı kılarlarsa zekat al!” (Buhari, Zekat, 1.) buyurur.
20. Peygamberimiz yöneticilerin ve ilim adamlarının akıllarını kullanmalarını ve içtihat etmelerini ister. Nitekim (asm) Muaz b. Cebel’e (ra) “Sana bir mesele getirdikleri zaman nasıl hükmedeceksin?” buyurur. O da “Allah’ın kitabı ve Resulünün sünneti ile..” der. “Ya orada bulamazsan?” buyurur. Hz. Muaz (ra) “Aklımla içtihat ederim” buyurunca Peygamberimiz (asm) “Allah’ı ve Resulünü razı edecek şeye muvaffak kılan Allah’a hamdolsun!” buyurarak dua eder. (İbn-i Sa’d, Tabakât, 3:584; Müsned, 5:230; İbn-i Kesîr, Sîre, 4:199.)
21. Muaz b. Cebel (ra) göreve giderken Efendimizden bazı tavsiyelerde bulunmasını istedi, “Yâ Resûlallah! Bana tavsiyelerde bulun.” diye ricada bulundu. Resûl-i Ekrem Efendimiz, “Her ne halde ve nerede olursan ol, Allah’tan kork!” buyurdu. Hz. Muaz, “Yâ Resûlallah! Bana biraz daha tavsiyelerde bulun” dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz bu sefer, “Günahın arkasından hemen iyilik ve hayır yetiştir ki, onu yok etsin!” Hz. Muaz, “Yâ Resûlallah! Bana tavsiyelerini arttır.” diye dileğini tekrarladı. Peygamber Efendimiz, “İnsanlara, güzel ahlâk ile muâmelede bulun!” buyurdu. Resûl-i Ekrem Efendimizin, Hz. Muaz ile beraberinde gönderdiği Ebû Mûsa el-Eşarî’yi uğurlarken de son tavsiyesi şu oldu: “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin!” (İbn-i Kesîr, Sîre, 4:194-195.)
HUKUK VE CEZALARLA İLİGİLİ HADİSLER
22. “Delil ortaya koymakta kiminiz kiminizden üstün olabilir. Bu durumda kimin hakkına yanlış hükmetmişsem ona ateşten bir parça vermişimdir. Sakın o verdiğim parçayı almasın.” (Tirmizi, Ahkâm, 11.)
23. “Ey iman edenler! Belli bir vadeye kadar borçlanan onu yazsın. Bir katip yazsın erkeklerden iki de şahit imzalasın!” (Bakara, 2:282.)
24. Peygamberimiz (asm) anlaşmazlıkra arabulucu tayin etmiş ve onlar aralarındaki meseleyi çözmüşlerdir. (Buhari, Sulh, 10.)
25. Davalarda delil istenir. İddia sahibi delil getirir, inkar eden yemin eder. “Delilsiz iddialara haklılık verilirse insanların kanları ve malları zayi olur.” (Buhari, Tefsir, 55; Ebu Davud Eyman, 1.)
26. Kur’an davalarda iki erkek şahit ister (Talak, 65:2; Bakara, 2:282.) Zina konusunda ise dört şahidi şart koşmuştur. (Nisa, 4:15; Nur, 24:4.)
27. Kur’an adaletle şahitlik edilmesini (Maide, 5:8.) kendi aleyhine bile olsa adaletten ayrılmamayı, (Nisa, 4:135.) şahitliği istenenin bunu reddetmeyerek adaletle şahitlik etmesini ister. (Bakara, 2:282-283.) Peygamberimiz (asm) “Şahitlerin en iyisi kendisinden şahitlik istenmediği halde adaleti ve hakkı izhar için şahitlik edenir” (İbn-i Mâce, Ahkam, 28.) buyurmuşlardır.
28. Önce ikrar edip sonra ikrarından dönene ceza uygulanmaz. (Tirmizi, Hudud, 5.) Peygamberimiz (asm) “Şüpheler hadleri kaldırır” (Tirmizi, Hudud, 2.) buyurdular. Belirtiler ve izler de delil kabul edilir. (Buhari, Diyat, 1.)
29. Allah’ın yasağını çiğneyen asla affedilmez, cezası kesin verilir. (Buhari, Menakıb, 23.)
30. “Çocuklardan ve aklî dengesi yerine gelene kadar deliden sorumluluk kaldırılmıştır.” (Tirmizi, Diyat, 1.)
31. Suçün şahsiliği esastır. “Suç işleyenindir, birisinin hatası ile bir başkası sorumlu tutulamaz.” (En’am, 6:164; İsra, 17:15; Zümer, 39:7.)
32. Ceza gerektiren problemler davacı ve davalı arasında çözümlenirse hâkime intikal ettirilmeyebilir. İş hakime varınca hüküm vacip olur. (Nesai, Katı’s-Sevâık, 5.)
33. Nefsi müdafaanın sözkonusu olduğu durumlarda ceza verilmez. Birbiri ile kavga edenlerin durum Resulullah’a bildirilince Peygamberimiz (asm) “Deve gibi birbirinizi mi ısırıyorsunuz?” diye davayı reddeder. (Nesai, Kaseme, 18.)
34. Peygamberimiz (asm) “Zorla ırzına geçilmiş bir kadından recm cezasını kaldırmıştır.” (Tirmizi, Hudud, 22.)
35. Hukukta herkes eşittir; imtiyaz yoktur. Peygamberimiz (asm) “Sizden öncekiler itibarlı biri suç işleyince ceza vermeyip, zayıf biri işleyince ceza uyguladıkları için helak oldular. Vallahi, eğer Muhammed’in kızı suç işlerse cezalandırırım” (Ebu Davud, Hudud, 4.) buyurdular.
36. Peygamberimiz (asm) “Hakimler üç türlüdür. Doğruyu bilen ve adil hükmeden. Doğruyu bilmeyen yetkisizce hüküm veren. Doğru bildiği halde aksine hüküm verendir. İkisi cehennemde biri cennettedir” (İbn-i Mâce, Ahkâm, 3; Tirmizi, Ahkâm, 1.) buyurmuştur.
37. Hakim içtihadında isabet etse iki, hata etse bir sevap alır. (Buhari, İ’tisam, 21; Müslim, Akdıye, 15.) Ancak bu hüküm evleviyetle “Müçtehit” için geçerlidir; hakim için de geçerli olduğu ifade edilmiştir. (Buharî, İtisam, 21; Müslim, Akdıye 6; Nesaî, Adabu’l-Kudat 3; Tirmizî, Ahkam 2; Ebu Davud, Akdıye 2; İbn Mace, Ahkam 3.)
38. Hâkim, her iki tarafı da dinlemeli, tek taraflı hüküm vermemelidir. (Ebu Davud, Akdiye, 6.) Hakim öfkeli iken hüküm vermemeli. (Tirmizi, Ahkâm, 6; Nesai, Âdabu’l-Kudat, 32.) Rüşvet almamalıdır. Alan da veren de lanetlenmiştir, cehennemliktir. (Tirmizi, Ahkâm, 9.)
39. Hâkim elinden geldiği kadar cezaları önlemeye çalışmalıdır. Peygamberimiz (asm) “Gücünüz yettiğiniz kadar cezaları kaldırmaya çalışın, bir çıkış yolu bulursanız cezadan kurtarın” (Tirmizi, Hudud, 1.) buyurmuştur.
40. Hakim, kanunları uygulamaya önem vermeli, hukukullahı gözetmelidir. Peygamberimiz (asm) “Hiçbir şey, hiçbir hukuk, Allah’ın hukukuna denk tutulamaz” (Tirmizi, Sıfatu’l-Kıyame, 60.) buyurur.
41. Hâkim toplumun örf ve adetlerini gözetmeli, hüküm verirken örfü de dikkate almalıdır. (Hamidullah, İslam Peygamberi, 2:888.) Bu konuda da Peygamberimiz (asm) “Siz dünya işini daha iyi bilirsiniz” (Hamidullah, İslam peygamberi, 2:906.) buyurmuşlardır.