M. Ali KAYA
1. Peygamber muallim olarak gönderilmiştir. (İbn Mâce, Sünnet, 1, 17; Dârimî, Mukaddime, 32.) Beşir ve nezirdir. (Hud, 11:1-2.) Vazifesi tebliğdir. Tebliğ, beyan ve tatbik vazifesini beraber yapmayı gerektirir. (Nahl, 16:35; Zariyat, 51:55; Maide, 5:15; İbrahim, 14:4.) Hikmetle ve güzel öğütle mücadele ederler. (Nahl, 16:125.) Zorlama ve zorlayıcı bir metot takip etmezler. (Yunus, 10:99.) Din bir imtihandır; bu sebeple akla kapı açar, ihtiyar ve iradeyi ellerinden almazlar. (Sözler, 2004, s.546, 551.)
2. “İlim öğrenmek erkek kadın her mü’mine farzdır” (İbn-i Mace, Mukaddime, 17.) buyurmuş, “İlim ve hikmet müminin yitik malıdır; nerede bulsa almalıdır.” (Tirmizi, İlim, 19.) demiştir. Bediüzzaman “Elbette nev’-i beşer âhir vakitte ulûm ve fünuna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ilmin eline geçecektir. Her şey ilme bağlıdır” demektedir.
3. Allah bir kulunu severse onu dinde fakih ve ilim sahibi yapar. (Tirmizi, İlim, 1.) İmam-ı Azam “Alimler Allah’ın velileri değilse yeryüzünde Allah’ın velisi yoktur demektir” der.
4. Yüce Allah ilim adamlarının ve talebelerin askere alınıp savaşa götürülmesini zorunluk kılmamıştır. İradelerine bırakmıştır. (Tevbe, 9:122.) Bu sebeple onlar askerlikten muaftırlar. Ancak Bediüzzaman talebeleri ile Ruslara karşı savaşmış, pek çok talebesini şehit vermiş, kendisi de Rusya’ya esir düşmüş ve iki sene esaret hayatı yaşamıştır. Bu da ilim sahiplerinin Allah’a tevekkül ederek savaşmaları gerektiğini gösterir.
5. Peygamberimiz (asm) “Alimleriniz size imam olsun!” (Nesai, İmamet, 3.) buyurur.
6. Her millet için ilim üstünlük sebebidir. Yahudilerin dünyaya hükmetmesi ilimle olmuştur ve yetiştirdikleri ilim adamları sayesindedir. (Hamidullah, İslam Peygamberi, 1:187.) İlmin yok olması, alimlerin ölümü iledir. Cahiller iş başına geçer ve iş ehil olmayanların elinde kalır, onlar da saparlar ve saptırırlar. (Tirmizi, İlim, 5.)
7. Ahir zamanda ilim kalkar, cehalet yaygınlaşır. Anarşi artar, öldürmeler çoğalır, o zaman ehl-i beytten Mehdi gelir de ilmi ve dini yeniden ihya eder. (Tirmizi, Fiten, 31.)
8. İlim üç nevidir: İman, salih amel olan İslam, Ahlak ve İhsan ve Kıyamet bilgisidir. Cibril Hadisi bunu anlatır. (Buhari, İman, 1; Müslim, İman, 1; İbn-i Mace, Mukaddime, 8.) Basra’da ilk olarak Ma’bed el-Cühenî ve ona tabi olanlar kaderi inkâr etmişler; hâdiselerin, Allâh’ın hiç bir takdir ve bilgisi olmaksızın yeni şeyler husûle geleceğini ileri sürmüşlerdir. Abdullah b. Ömer onları dinledikten sonra şöyle demiştir: “Sen Basra’da onlarla görüştüğün zaman kendilerine söyle ki, ben onlardan uzağım. Onlar da benden uzaktır. Allah’a yemin olsun ki onlardan birinin Uhud dağı kadar altını olsa da onu hayra harcasa, kadere inanmadıkça Allâh onun hayrını kabul etmez.” Sonra Abdullah (ra) Cibril Hadisini nakletmiştir (Ahmed Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi, İstanbul 1977, 1: 106.)
9. İlmin amacı, hakkı izhar etmek, hakkı müdafaa etmek, ilimle amel etmek ve halka doğruları anlatmak, Allah korkusunu, havf ve reca dengesini korumaktır. Mücadele etmek, riyakarlık yapmak ve gurur vesilesi yapmak değildir. Allah böylelerini cehenneme atar. (İbn-i Mace, Mukaddime, 23.)
10. Peygamberimiz (asm) Mekke’de evinde, Hz. Ebubekir’in (ra) evinde ve Dar-ı Erkam’da ilim öğretiyordu. Medine’de Mescid-i Nebevinin Suffesinde yatılı ve gündüzlü ilim öğretmeye devam etti. Ashab-ı Suffe yatılı öğrencilerdi. İlk İslam Üniversitesi Suffe Ashabıdır. (Hamidullah, İslam Peygamberi, 1:179; Kettani, Teratib, 2:56.)
11. Ashab-ı Suffe karın tokluğuna ilim öğreniyorlar, çok açlık ve sıkıntı çekiyorlardı. Peygamberimiz (asm) onlara “Allah katındaki değerinizi bilmiş olsaydınız, ihtiyaç ve sıkıntılarınızın devamını isterdiniz.” (Tirmizi, Zühd, 39.) buyurdular. Onların ihtiyaçlarını Peygamberimiz (asm) ve Ensar karşılıyordu.
12. En hayırlılarınız Kur’anı öğrenen ve öğretenlerdir. (Buhari, Fedail, 21.)
13. Peygamberimiz (asm) ihtisasa çok önem vermiştir. (Kettani, Teratib, 2:294.) Ahkamı Hz. Ali’den, Kur’an-ı Kerim okumayı ibn-i Mesud’dan ve Ebu Musâ’dan, tefsiri İbn-i Abbas’tan, Hadisi Ebu Hureyre’den almayı tavsiye etmiştir.
14. Hz. Aişe’yi kadınlara muallim tayin etmiştir. Hz. Hafsa ve Hz. Aişe kadınlara okumayı ve yazmayı öğretiyordu. Sahabi kadınlarından yirmi kadar hukukçu vardı. (Hamidullah, İslam Peygamberi, 2:773.)
15. Bedir esirlerinden okuma yazma bilenler on müslüman çocuğa okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakılmıştır.
16. Peygamberimiz (asm) Zeyd b. Sabite İbranice öğrenmesini istemiştir. (Kettani, Teratib, 1:354.) O da kısa zamanda öğrenmiştir. Farsça, Habeşçe ve Mısır Kıptî dilini de öğrendiği rivayet edilir. (Hamidullah, İslam Peygamberi, 2:777.)
17. “Allah güzeldir, güzeli sever” (Müslim, İman, 39.) buyurarak yapılan her şeyin güzel ve sağlam yapılmasını tavsiye etmiştir. Allah’ın Cemil ismi de her şeyin güzel olmasını ister ve yaratır. İnsan da bu güzelliği göstermesi gerekir ki bu isme ayine olsun. Bu sebeple Allah insandan kötü ve çirkin iş ve amel çıkmasını istemez.
18. Peygamberimiz (asm) “cevamiu’l-kelim” olup beliğ konuşurdu. (Ebu Davud, İlim, 6.) Herkesin de beliğ ve güzel konuşmasını ister; ama yapmacık ve gösterişe kaçan konuşmaları sevmezdi.
19. Yüce Allah “Ey iman edenler! Neden yapmadığınız ve yapmayacağınız şeyleri söylersiniz. Bu Allah katında en büyük günahtır” (Saf, 61:2-3.) buyurarak her nevi yalan ve mübalağadan, söz verip yerine getirmemekten sakındırmıştır.
20. Peygamberimiz (asm) şiire ve edebiyata değer vermiş, şairi Hassan b. Sabit’e “Allah’ın Resulünü övdüğün sürece Cebrail (as) seni destekliyor” (Tirmizi, Edeb, 70.) buyurmuşlardır. Şiir de ilham eseri olduğu için Vahy ve İlham meleğinin kendisine ilham edeceğini bu sebeple korkmadan müşriklere şiirle mukabe etmesini istemiştir.