1mod.io
Sosyal Medya
Plugin Install : Cart Icon need WooCommerce plugin to be installed.
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Giriş
  • Kayıt
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Kitaplarım
  • Sunumlarım
  • Hürriyet
  • Hukuk
  • İktisat
Hürriyet Hukuk İktisat
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa HÜRRİYET

HÜRRİYET-HUKUK VE DIŞARIYA BAĞIMLILIK

Gıda konusunda dışarıya bağımlılık bir ülke için en büyük felakettir.

M.Ali KAYA M.Ali KAYA
8 Nisan 2021
HÜRRİYET
0
HÜRRİYET-HUKUK VE DIŞARIYA BAĞIMLILIK
Share on FacebookShare on Twitter

M. Ali KAYA
Gıda konusunda dışarıya bağımlılık bir ülke için en büyük felakettir. Zira iktisatçılar derler ki, “Petrolü kontrol ederseniz ülkeleri, gıdayı kontrol ederseniz insanları yönetirsiniz.”

Bir ülkede zenginlik kaynakları Allah’ın insanlara rızık için yarattığı ve işlemesini istediği hava, su, toprak, maden, orman, su ürünleri ve güneş gibi kaynaklardır. Bir ülke ekonomisinde halktan alınan vergilerden doğan servetlerin, yeniden üretim yatırımlarına harcanmaz da iktidar ve güç sahiplerinin itibar ve güç gösterme fonları olarak istif edilip lüks tüketim aracı olarak kullanılırsa o ülkede ekonomik durgunluk başlar. Zamanla o ülke fakirleşir ve dışarıya bağımlı hale gelir.

Kur’an-ı Kerim “Allah’ın beldeler halkından alıp resulüne fey’ olarak verdikleri, Allah’a, peygambere, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Birikimler ve servetler içinizden sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir güç ve zenginlik olmasın diye böyle hükmedilmiştir. Peygamber size ne vermişse onu alın ve size neyi yasaklamışsa ondan kaçının. Allah’a karşı saygısızlık etmekten sakının. Kuşkusuz Allah cezalandırmada çok çetindir.” (Haşr, 59:7.) buyurur.

Hz. Ömer (ra) gerek vergi gerekse ganimet olarak toplanan paraların Müslüman askerlere ve halka dağıtılmasını, arazilerin ve malların sahiplerinin ellerinde bırakılarak üretim aracı olarak kullanılmasını istemiştir. Ayet-i kerimede “Peygamber size ne verirse alın” ayetinin yöneticilere bakan yönü de yöneticilerin maslahata uygun emirname ve yasaları ile ülkenin ekonomik kalkınmasına yönelik tedbirleri almaları anlamını da çıkarmak mümkündür. Çünkü peygambere itaat “yasalara itaat” yani keyfi yönetim değil, yasalara bağlılık ve itaat şeklinde anlamak daha doğru olur. Zira İslam yönetiminde Hz. Ebubekir’den (ra) itibaren hiyerarşik bir şekilde “kanun hakimiyeti” vardır. Nitekim Allah’a itaat Kur’an’a uymak, Resulüne itaat “Sünnetine ve koyduğu prensiplere uymak” ve Ulu’l-emre itaat da Kitap ve Sünnetten sonra orada bulunmayan hükümleri toplum yararına koymak şeklindedir. Ancak kural olarak yapılan “Yasalar, uygulamalar, yani yönetmenlik ve tüzükler yasaya ve Anayasa’ya aykırı olamaz” İslam hukukunun temel kuralıdır. Bunun için Hz. Ebubekir (ra) ilk hutbesinde “İçinizde en hayırlınız olmadığım halde bu vazife bana verildi. Ben Allah’ın halifesi değil, Resulün halifesiyim. Allah ve Resulüne itaat ettiğim sürece bana itaat edin. Yoksa bana itaat etmeniz gerekmez” buyurarak uyulması gereken hiyerarşik itaat prensiplerini va’zetmiştir. Hz. Ömer (ra) Hz. Ebubekir’in kullandığı “Resulullah’ın halifesi” unvanı yerine “Emire’l-Mü’minin” sıfatını kullanarak “Kanun hakimiyetini” daha da güçlendirmiştir.

Hz. Ömer, “İçinizden sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir servet olmasın diye böyledir” şeklinde çevrilen kısmını, toplum olarak elde edilen ve üretilen maddî değerlerin belirli kişilerin ellerinde tedavül edip kalmaması, sosyal adaletin sağlanması ve refahın geniş kitlelere yayılması gereğini vurgulayan bir ifade olarak anlar ve toplum yararına “Hukukullah” olarak kamu gelirlerini artıran bir kaynak olması gerektiğine hükmetmiş ve ayet-i kerimeyi delil göstererek halka dağıtılmasını savunanları ikna etmiştir.

Vergilerin halkın hizmetinde kullanılması konusunda da yüce Allah Kur’an-ı Kerimde hem yöneticilere hem de servet sahiplerine şöyle ferman eder: “Ey iman edenler! Bilin ki Yahudi din bilginlerinin ve Hıristiyan din adamlarının birçoğu halkın mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan alıkoyarlar. Altın gümüş biriktirip Allah yolunda harcamayanları elem veren bir azapla müjdele! O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, böğürleri ve sırtları dağlanacak: İşte yalnız kendiniz için toplayıp sakladıklarınız; tadın şimdi biriktirip sakladıklarınızı denecektir” (Tevbe, 9:34-35.) buyurur.

Yüce Allah’ın zenginlerin birikimlerin topluma fayda vermesi ve âtıl kalmaması için de “Malın kırkta birini zekât olarak” ihtiyaç sahiplerine ve Allah yolunda olanlara verilmesini emretmiştir. Zekâtın emredilmesinin hikmetlerinden birisi de budur.

Etiketler: AnayasaDışa BağımlılıkGıdaGıdayı KontrolHukukullahKanun HakimiyetiYasalarZekat
M.Ali KAYA

M.Ali KAYA

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

EN ÇOK PAYLAŞILANLAR

HÜRRİYET NEDİR?

SİYASAL İSLAM NEDİR?

Hz. HÜSEYİN’İN HÜRRİYET ve HUKUK MÜCADELESİ

ÜRETİMİN GÜCÜ

HÜRRİYET VE DEMOKRASİ İSTEMEYENLER

HÜRRİYET-İ ŞER’Î

YAZI ARŞİVİ

Copyright © 2021 - Her hakkı saklıdır

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Kitaplarım
  • Sunumlarım
  • Hürriyet
  • Hukuk
  • İktisat

Hoşgeldiniz

Hesabınıza Giriş Yapın

Şifremi Unuttum Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluştur

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm Alanları Doldurun Giriş

Şifrenizi geri alın

Lütfen şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş