M. Ali KAYA
Hürriyet, insanın iradesini kullanabilmesi ve aklını başkasının cebine koymamasıdır. Bu da ilimle ve hür düşünce ile olur. İradeyi kullanmak ve başkalarından farklı düşünebilmek yanlış düşünmekten farklıdır. Bağımsız düşünce fikir üretir; bağımlı düşünce ise başkalarının fikirlerinin taşıyıcılığını yapar.
Düşünceler ve fikirler ilme, yani doğru bilgiye dayanmalıdır. Yanlış bilgilerden doğru düşünce çıkmaz. Düşüncelerimizi tashih etmenin ve yanılgılardan kurtulmanın yolu fikirlerin hür bir şekilde tartışıldığı meşveret ortamlarıdır. İstişare eksik bilgilerimizi tamamlar, yanlış fikirleri tashih eder, doğru fikirleri güçlendirir ve ortak aklı bulur.
Herkes aynı düşünüyorsa orada kimse düşünmüyor demektir. Hürriyet içinde hür düşünebilen insanlar farklı bilgi, anlayış, mizaç ve karaktere sahip oldukları ve edindikleri tecrübeler farklı olduğu için farklı düşünürler. Farklı düşünceleri tevhit ederek ortak bir noktada toplayıp karar haline getiren istişarelerdir.
Hürriyet içinde çare tükenmez. Çaresizlik istibdadın ürettiği bir argümandır. Hürriyet yoksa orada istibdat vardır. İstibdatta müstebit çare üretemiyorsa çare yok demektir. Zira başkasının düşünüp çare üretmesini istemez, susturur ve yasaklar. Çünkü başkası çare üretirse alternatif ortaya çıkar. Alternatif ise istibdadı kırar. Bu sebeple müstebitler “Başka çare yok! Bize mahkumsunuz!” derler ve istediklerini yaparlar.
Demokrasi hürriyetçi rejim olduğu için yönetici iyi yönetemiyorsa alternatif bulur ve yönetim değişir. Yönetemeyen gider, yönetebilen gelir. Süleyman Demirel’in “Demokrasilerde çare tükenmez” sözü halk alternatif yönetimi seçer ve çare üretir anlamında veciz bir demokrasi dersidir.
Bir toplumda alternatif yoksa demokrasi yok demektir. “Oyum zayi olmasın!” sloganı dikta bir iktidarın söylemidir. Demokraside hiçbir zaman oy zayiatı olmaz. Zira iktidar ne kadar meşru ise, muhalefet de siyasi partilerin tamamı da meşrudur ve oyunuz asla zayi olmaz. Şayet verdiğiniz oylarla yaptığınız tercih iktidar olamadığı zaman zayi oluyorsa tek bir tercih ve bir tek parti olur, muhalefet partileri kapatılır ve herkesin oyu sadece iktidar partisine verilir. Böylece hiçbir oy zayi olmamış olur. Bu da ancak komünist tek parti devletlerinde olacak bir durumdur.
Demokrasi muhalefete imkân veren sistemdir. Bu sistemde her fikir ve her görüş muhteremdir, saygı görür. İktidar olamayan görüş de muhalefet olarak değerlidir. Şayet tek parti iktidar olacak oyu almamışsa iki veya üç parti koalisyon yapar ve ülkeyi beraber yönetirler. Bu durumda ülkede ayrılıkları değil, beraberliği ve yardımlaşmayı sağlar. Böylece ülkenin kalkınmasına, refahına daha çok fikir ve görüş, daha çok kalifiye eleman ve yönetici hizmet etme imkânı bulur.
Demokrat hür fikirli olup, diğer fikirlere de açık olan ve her görüşe, her ırka ve kökene saygı duyan, onlarla barışık olan, uzlaşmacı, paylaşımcı ve katılımcı birey demektir. Irkçı ve ideolojik düşünen, kendi ırkını diğerlerinden üstün, kendi düşünce ve fikrini doğru diğerlerini yanlış kabul eden taraftır. Taraf olan adil olamaz. Liyakate değil, ırkdaşına ve fikirdaşına değer verir, diğerlerini dışlar ve ikinci sınıf kabul eder, adalet edemez. Kavga ve anarşi burada başlar. Ülkedeki huzursuzluğun ve haksızlığın kaynağı budur.
“Lider veya başkanımız ne derse doğrudur!” fikri istibdattan kaynaklanır ve istibdada götürür. Liderin her fikrine “doğru” demek tasannu, riyakarlık ve yağcılıktır. Hür fikri ve hür davranışı yıkar. Yanlışlığın devamını sağlar, liderleri yoldan çıkaran ve zulme yönlendiren yağcıların övgüleridir.
Peygamberimiz (asm) “Gerçek alim zalime hak söz söyleyendir” (Nesai, Biat, 37.) buyurur. Bu hadis hakkı müdafaa yanında muhalefet dersi de verir ve muhalefetin meşruiyetinin de delilidir. Zira iktidarda olana hak söz söylemek ona muhalefet etmektir. Bu sebeple Bediüzzaman “Muhalefet meşru bir muvazene-i adalet unsurudur” demiş, demokrasinin muhalefet müessesesinin ve muhalefet partilerinin meşruiyetini savunmuştur. Fikren muhalefetin hiçbir hükümette ve tarihte hiçbir dönemde suç sayılmadığını ifade etmiştir. Hatta Hz. Ömer (ra) döneminde onun yönetimini ve dinini kabul etmeyen muhaliflerin bulunduğunu ve onlara dokunulmadığını ifade eder.