M. ALİ KAYA
Hürriyet, insanın iyiye ve kötüye zorlanmamasıdır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde “dinde zorlama yoktur” (Bakara, 2:256.) buyurarak hürriyetin en geniş sınırlarını belirlemiştir.
Hürriyet, kişinin iyi, doğru ve faydalı olanı yapmasının önünde engel olmaması demektir. Yanlışı yapma, zulmetme ve suç işleme hürriyeti yoktur.
1. Hürriyet insanlığın saadetine, hayrına ve refahına çalışmak için asayişin korunmasını, toplumda huzur ve güvenin olmasını esas alır.
2. Meslek ve meşrepler insan fıtratının ve ihtiyacının gereğidir. İttifak ve ittihad ancak maksatta, hürriyet, adalet ve asayişin temini yönünde olmalıdır. Bu sebeple meslek ve meşreplerde ittihad mümkün olmadığı gibi caiz de değildir.
3. İnsanlar arasında muhabbet ve muavenet, sevgi ve yardımlaşma esastır. Bu da hürriyet ve emniyetle mümkündür. Yönetimin amacı hürriyet ve emniyeti tesis etmektir.
4. İnsanlar arasında haksızlık ve zulümler, ihtilaflar ve çatışmalar olabilir. İlmî ihtilaflar mütehassis ulemaya, haksızlıkların giderilmesi de adil mahkemelere havale edilerek çözülebilir.
5. “Dinde zorlama yoktur.” (Bakara, 2:256.) İmanda ve ibadette zorlama olmaz. Ancak hukukî ve terbiyevî konularda yerine göre cebir ve zorlamaya gidilebilir. Bu da adil yasalara uyma, farz olan görevleri yapma ve kesin olarak yasaklanan büyük suçlardan sakındırma konusunda olabilir. Farzlar ve haramlar dışında zorlama caiz değildir. Bunu da adaleti sağlamakla görevli olan mercilerin görevidir.
6. İman eden, farzları yapan ve kebireleri işlemeyen kurtulur. Bunun dışında istikamet ve sünnet üzere devam edenler faziletli olanlardır. İfrat ve tefrit taassubu netice verir. Taassup ve zorlama ise İslam’ın hoşgörüsüz, baskıcı ve şiddet taraftarı bir din görüntüsünün doğmasına sebep olur. Bu sebeple yanlıştır. İfrat ve tefrit “Sırat-ı Müstakim”de gitmesi istenen müslümanları, istikametten ve doğru yoldan ayırır.
7. Peygamberimizin (asm) Mekke’de kendisine ve müslümanlara yapılan baskı ve şiddete karşı sabırla mukabele etmesi, Medine’de ancak mütecavizlerin tecavüzlerine mukabele etmekle iktifa etmesi ve müslümanların aleyhinde olduğu halde “Hudeybiye Barışında” ısrarı ve Mekke fethinde iman etme şartını dahi öne sürmeden “Affedici olması” çok açık bir şekilde baskı ve şiddet anlayışını yıkmaktadır.
8. Hürriyet iyi ve insanlık için faydalı olanı yapmanın önündeki engelleri kaldırmak içindir. Kötüyü yapma, insanlara zarar verme ve zulmetme hürriyeti olmadığı gibi, kişinin kendisine zarar verme hürriyeti de yoktur. “Günah işleme hürriyeti” olmaz; ancak insanın inanma ve inanmama hürriyeti vardır. Yüce Allah “Dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin” (Kehf, 18:29.) buyurdu. Bu kişinin kendisine ve başkasına zarar verme hürriyeti şeklinde anlaşılamaz. Bu sebeple Hürriyetin en güzel tarifini Bediüzzaman Said Nursi hazretleri yapmıştır. “Hürriyet odur ki ne nefsine ne başkasına zarar vermesin” (ESDE, Münazarat, 236.) demiştir.
9. Yüce Allah insanı hür yarattı. Ona akıl ve irade verdi. Hürriyeti de insanın en değerli varlığı ve imanın da gereği kıldı. Bunun için Bediüzzaman “Hürriyet Allah’ın en büyük atıyyesi, ihsanı ve imanın da hassasıdır” (ESDE, Münazarat, 238.) buyurdu.
10. “Konuşma hürriyetin yoksa, ekmeğimi kimin çaldığını nasıl söyleyebilirim?” (Kızılderili)
11. “Allah’ın hür yarattığı insanı bir başkası nasıl hürriyetini elinden alarak köleleştirebilir?” (Hz. Ömer (ra))
12. Müslüman zulmetmez; zulme seyirci de kalmaz ve zulme rıza göstermez. Bu bakımdan müslümanlar irşat edilmeli, idareciler ise ikaz edilmelidirler. Peygamberimiz (asm) “İslamda zarar vermek de zarar görmek de yoktur” buyurur.
13. Hürriyet doğru ve dürüst insanlarla kemalini bulur. Hürriyet doğruluğu doğurur; istibdad yalancılığı ve riyakarlığı doğurur. “Yalancıda mertlik, hasetçide huzur, tembelde dostluk ve kötü huylu da efendilik olmaz. Aklı olmayanın da edebi olmaz.” (Hz. Ali (ra))
14. Dönüşüm hapishanelerde başlar; çünkü diktatörlere karşı çıkanlar hapsedilir. Fransız ihtilali buna örnektir.
15. Savaş oyları geçici olarak artırır; ama sonunda ülkeyi felaket sürükler.
16. Hukukun üstünlüğü, suçun şahsiliği, masumiyet karinesi ve kanun karşısında eşitlik ile sağlanır.
17. Temsilde adalet olmazsa, sağlıklı ve adil seçim olmaz. Bu sebeple seçim barajı olmamalıdır.
18. Yöneticinin kim olduğu değil; demokrat ve adil olması gerekir.
19. Yeni şeyler söylemek lazım. Birlikte yaşama kültürü oluşmalı. Farklılıkları konuşmak değil, ortak yönleri konuşmak gerekir. Ortak düşmanlar ve ortak amaçlar etrafında bir araya gelmek gerekir.
20. Siyasette ya korku veya güven vardır. Siyaset adaletin uygulanması olduğu için toplum adalete güvenir ve adaletten korkar.