Dr. Halis ÖZGÜ
Özet: M. Ali KAYA
Giriş
Allah insanı “Ahsen-i Takvim”de mükemmel bir varlık olarak yaratmış, ruhu, duyguları ve ihtiyaçlarının sonsuzluğu ile aciz-i mutlak ve fakir-i mutlak kılıp kendisine muhtaç kılmıştır. İnsan acizdir; ama Allah’ın kudretine dayanarak güç ve kuvvet kazanır; fakirdir, ganî olan, hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah’tan isteyerek zenginleşir.
Allah insanı pek çok duygu ve kabiliyetlerle donatmıştır. Her duygu ve kabiliyetin ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçlara cevap verecek şekilde kâinatı ve eşyayı düzene koymuştur. İnsan varlıktan ve eşyadan istifade ederek bütün ihtiyaçlarına cevap bulabilir. Bunun yanında bu dar dünyada ihtiyaçlar sınırsız ama kaynaklar sınırlı olduğu için de insanlar arasında çatışmalar yaşanmaktadır. Bundan haset, kibir, gurur ve hıyanet gibi kötü huylar ortaya çıktığı gibi, tevazu, mahviyet, sabır, yardımlaşma, cömertlik, hayâ, iffet, akıl, zekâ ve hilim gibi güzel hasletler ve güzel ahlaklar da ortaya çıkmaktadır.
Allah insanın eşyadan, varlıktan istifade etmesi için göz, kulak, dil, deri, burum gibi maddi uzuvlar yarattığı gibi akıl, şehvet ve öfke gibi manevi temel duyguları da yaratmıştır. Bu duyguların terbiyesini ve tekamülünü insan iradesine bırakmıştır. Bundan rekabet, müsabaka ve mücadele doğmuştur. İnsanın duygularını ıslah ederek mükemmel bir insan olması gibi, duygulardan birine veya birkaçına esir olarak alçalması da mümkündür.
İnsandaki psikolojik durumlar ve anormal vaziyetler hissiyatının ifrat ve tefritinden kaynaklanmaktadır. Psikologlar insanın davranışlarını değerlendirirken insanda hâkim olan duygulardan yola çıkmışlardır. Meselâ, Sigmund Freud “şehvet” duygusunu duyguların merkezine koymuş ve insan davranışlarının bu duygudan kaynaklandığını iddia etmiş ve felsefesini bunun üzerine bina etmiştir. Alferd Adler ise insanın acziyetini ele alarak insanın aşağılık duygusuna kapıldığını ve tüm davranışlarını bu duygunun hâkim olduğunu iddia etmiş ve felsefesini bunun üzerine kurgulamıştır.
Psikologların iddialarının ve ortaya koyduğu tezlerinin elbette bir hakikat tarafı vardır; ama sadece ondan ibaret değildir. İnsan noksan ve eksik olduğu ve nefislerin de kötülüğe meyyal olduğu içindir ki yüce Allah insan ruhunun tekamülünü murat ederek peygamberlerini ve onlara kitapları göndermiş ve insanı kemalata sevk edecek prensipleri öğretmiştir. İnsan muallim olarak gönderilen peygamberlerin sözlerine değer vererek nefisini ıslah edip ruhunu kemalata sevk edip hakiki insan olabilir. İki cihan saadetini temin edecek temel prensipler kutsal kitaplarda ve peygamberlerin öğütlerindedir.
Yapan bilir ve bilen konuşur. Elbette insanı yaratan yüce Allah insanı kemalata sevk edecek ruhen terakki ettirecek hususları da insanlara ders vermiştir. Dünya ve ahiret saadetini murat etmiştir. Yoksa peygamber göndermesine ve kitapları ile insanlığı hak ve hakikate, cennete ve saadet-i ebediyeye davet etmesine gerek kalmazdı.
Ahir zamanın insan ruhuna etki eden en dehşetli hastalığı imansızlık ve ondan kaynaklanan ümitsizlik ve onun neticesi olan üzüntü ve strestir. Bunun ilacı da Allah’a iman ve Allah’ın rahman ve rahim olduğuna itikat edip insan için hayır ve iyiliği murad ettiğine inanmak, dünya ve ahiret mutluluğunun Onun gösterdiği prensiplerle mümkün olduğunu kabul etmesi ve buna göre davranmasına bağlıdır.
İnsan fıtratına uygun olan ve insanın saadetini temin eden prensipler peygamberlerin sözlerinden kaynaklandığı gibi, insan fıtratına aykırı olan ve insanı sıkıntı ve üzüntüye sevk eden tüm davranışlar Allah’ın yasakladığı şeyleri yapmaktan, emrettiği hususlara uymamaktan kaynaklanmaktadır.
İnsan dünyada ve ahirette saadet istiyorsa bu ancak imanda ve itaattedir. Bunun için Bediüzzaman “hayatın zevkini ve lezzetini istiyorsanız hayatınızı imanla hayatlandırın, feraizle ziynetlendirin ve günahlardan çekinmekle muhafaza edin” demiştir.
Aşağılık Duygusu
Kişinin kendisini beğenmesinden ve başkalarına da beğendirmeye çalışmasından doğan istiskalin neticesinden doğar. Bu durum da kişiyi içine kapanmaya ve kendisini kusurlu ve suçlu görmeye götürür. Bu da kuruntu ve sıkıntıya sebep olur. Başkalarının her hareketinin kendisine karşı yapıldığı zehabına kapılır. Bu durumda kişi alıngan olur.
Bu durum devam ederse güvensizlik duygusu ortaya çıkar o da ümitsizliği netice verir. Ümitsizlik ise kişiyi Allah’ın rahmetinden mahrumiyete sebeptir. Zira yüce Allah “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz!” (Zümer, 39:53.) ferman eder. “Kâfirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.” (Yusuf, 12:87.) Ümitsizlik kişiyi Allah’ın rahmetinden mahrum ettiği gibi, Allah’ın nimetlerini inkâr edenler ancak Allah’ın rahmetinden ümit keserler.
Allah’ın insanlara nimetleri çoktur. “Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, saymakla bitiremezsiniz” (İbrahim, 14:34.) Durum böyle iken Allah’ın nimetlerini görüp saymak yerine kendisi layık olmadığı ve gayret etmediği ve hak etmediği nimetlere gözünü dikip emeksiz elde etme kolaylığına kaçması aksülamel yaparak onu hayal kırıklığına ve strese sevk eder.
Aşağılık duygusuna kapılan insanlar kendi eksikliklerini ve kusurlarını görmezler. Daima kusuru başkalarında arama hastalığına yakalanmışlardır. İnsan nasıl düşünürse öyle olduğu için bunların davranışları da düşüncelerine göre şekillenir. Bozulan davranışları tenkit edilir. Zira insan iyi şeyler yaparsa takdir edilir, yanlışlar yaparsa tenkit edilir. Ama kendi kusurlarını görmeyenler tenkidin haksız şekilde yapıldığı inancındadır. Bu durumda davranışları daha fazla bozulur. Gittikçe bataklığa düşer. Önemsiz bir kişiliğe ve kompleksli bir yapıya sahip olur. Bu durumda herkese maskara olur.
Anne-babanın çocuğunu çok sevmesi, çocuğundan büyük bir beklenti içinde olması ve çok şey istemesi ve isteklerini elde edemeyince çocuklarını suçlaması ve horlaması da çocuğun aşağılık duygusuna kapılmasına sebep olur. Sevgi ve şefkat azlığı ve kırıcı davranışlar da aşağılık duygusuna sebep olur. Aşağılık duygusu güvensizliğe o da başarısızlığa götürür. Kendisini hayalinde büyütür. İnsanları suçlar ve içine kapanır. Zamanla kendisinden nefret etmeye ve cemiyetten kopmaya başlar.
Böyle çocuklar hem ruh hastası hem de cinsî sapık olabilir ve genellikle olurlar. Çocukluk çağı diğer çağların sütannesidir. İstikbalin çekirdekleri o zaman ekilir. Anne-babaların çocuklarını herkesten üstün görmek istemeleri, yapamayacakları işleri vermekle başarısızlığa sürüklenmesi sonucu yeteneksizlik ve güvensizliğine veren çocuk güvensizliğe düşer.
Başarısızlığı için güçlüğüne değil, kendi yeteneksizliğine veren çocuk güvensizliğe düşer. Bunun tersi de olabilir. Çocukların üzerine fazla titreme ile yapabileceklerini de yapamaz diye vermemek, onlara güvenmemek, inanmamak da bu duyguyu netice verir. Öğretmenler de aynı şekilde öğrencilerini aşağılayarak aşağılık duygusuna sebep olabilirler.
Özgüven Duygusuna Ulaşmanın Yolları
1. Kendinizi İnceleyin
Kendinizi önemseyin ve güçsüz görmeyin. Böyle görürseniz öyle olursunuz. Siz başkalarını nasıl istiyorsanız onlar da sizi öyle isterler. Nasıl etki yaparsanız öyle tepki görürsünüz. İlgilenirseniz ilgi görürsünüz.
İnsanların davranışlarını bir sebebe bağlamayınız, çeşitli nedenleri olabileceğini düşününüz. İnsanlar neden hoşlanıyorlarsa onlara öyle muamele ediniz. Şakacılarla şakalaşın, ciddilerle ciddileşin. Kendinizi övmeyin övünmeyin.
Ne ekerseniz onu biçersiniz. İyiliğin eksildiği yerde daima sevgi, saygı, iyilik biçilir. Huzur biçilir, iyilik ekiniz. Başkaları hakkında iyilik düşününüz.
2. Kendinize İnanınız
Kendinizi neye inandırırsanız öyle olur. Yetenekli olduğuna inanan yetenekli, yeteneksizliğine inanan da yeteneksiz olur. Başaracağına inanan başarılı, başarmayacağına inanan da başarısız olur.
Güvensizlik duygusunun ilacı kendine güvendir. Çaresizseniz çare sizsiniz. Bir şeyin ilacı onun zıddıdır. Tembelliğin ilacı çalışmak, cimriliğin ilacı cömertlik, gevezeliğin ilacı susmaktır.
İnandığınız şeyi ısrarla yapınız. Bu konuda dedikodu ve tenkitlere değer vermeyiniz. Sizi sevmeyenlerden nefret etmeyiniz, öfkelenip kızmayınız, anlayışlı olunuz ve onlara acıyınız. Acınmaktan en çok nefret edenler, genel olarak en çok acınacak durumda olanlardır.
Sertliğin, kabalığın ve kırıcılığın ekildiği yerde daima nefret, kin ve düşmanlık biçilir. Unutmayınız! Seven sevilir; nefret edenden nefret edilir.
Mutluluğun yolu başarıdan, başarının yolu da güvenden geçer.
3. Olduğunuz Gibi Görünün
İyi yönlerinizle kendinizi tanıyınız. Kendisini gizleyen ve saklayan insanlar devamlı bir huzursuzluk duyarlar. İnsan kendisini başkalarından saklayan ve olmadığı gibi görünmeye çalışan insanlardan kaçarlar ve onları sevmezler ve ona ısınamazlar.
Kendinizi hiç kimseden aşağı görmediğiniz gibi, başkalarını da kendinizden çok üstün görmeyiniz. İnsanlar yaratılmış olmak itibarıyla birbirlerine müsavidirler. Olduğunuz gibi görünürseniz rahat edersiniz.
İnsan fazilet ve maharet sahibi insanları örnek almalı ve onlar gibi olmaya çalışmalıdır. Fazilet sahiplerini takdir etmek ve onları örnek almak onları kendinden üstün görmek anlamına gelmez.
4. Sevimli Olmaya Çalışınız
Sevimlilik, samimiyet, güler yüzlülük ve insanlara yakınlık duymakla elde edilir. İnsanların dertlerine ve sevinçlerine ortak olmalı, onlarla konuşmalı ve dertleşmelidir. Bu samimiyeti artırır.
Başkalarına zarar veren insanlar hiçbir zaman sevilmezler. Doğruluk, dürüstlük ve başkalarını sevindirmek sevimli olmayı netice verir. İnsan başkaları tarafından sevildiği ve saygı gördüğü ölçüde kendisine güveni artar.
İnsanlar kendilerini sevindirenleri severler. Çünkü sevilmek isterler. Sevgileri aracılığı ile sevilmek isterler. Sevimli insanlar başkaları için huzur, güven kaynağıdır. İnsanlar sevimli insanlar karşısında kendilerine güven bulurlar.
5. Başkalarını Kırmamaya Çalışınız
Bütün insanlar hayatları boyunca başkalarının kendileri hakkındaki düşüncelerine, duygularına ve davranışlarına önem verirler. Tanıdıklarının yakınlarının kendileri hakkında iyi şeyler düşünmelerini isterler ve bunu anladıkları zaman çok sevinirler.
İnsanlar toplum içinde yaşayan varlıklardır. Başkaları ile düzenli ilişkiler kurabildikleri ölçüde rahat ve huzur içinde kalabilirler. Herkes ile gerekli alakayı kurarak kendinizi sevdirmeye çalışınız ve başkalarını seviniz. Kendinize düşman olanları bile kırmaktan sakınınız. İnsan sevildiği ve sevenlerinin çokluğu nispetinde huzurlu ve mutlu olur.
6. Hürriyetinizi Koruyunuz
Daima sakin olmaya çalışınız ve heyecanlanmayınız. Kendinizi olduğu gibi kabul ediniz. Olduğunuzdan fazla görünmeye çalışmadığınız gibi, olduğunuzdan daha aşağıda görünmeye de çalışmayınız.
Heyecanlarınıza ve endişelerinize sahip olun ve sakin görünün. Davranışlarınız düzgün, ağır ve ölçülü olmalıdır. İnsan istek, azim ve sebat sayesinde her işte muvaffak olabilir. Kötümserliğe kapılmayın. Güzel düşünün ve her şeyin güzel taraflarını görmeye çalışın. Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.
Kimsenin minneti altına girmeyin ve kimseyi de kendi minnetiniz altına sokmayın. Aşırı borçlanmayın ve hak etmediğiniz bir makama başkalarının aracılığı ile talip olmayınız ki hürriyetinizi ve hukukunuzu muhafaza edesiniz.
7. Ruh Sağlığınızı Koruyunuz
Vücut sağlığının ruh sağlığı ile sıkı bir ilişkisi vardır, biri bozulunca diğeri de bozulur. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Bu sebeple sağlığınıza çok dikkat etmelisiniz. Ruh sağlığınızı korumanız için başkalarından fazla şey beklemeyiniz, herkesin dostluğunu da aramayınız.
Zorluklardan yılmayınız, her şeye üzülmeyiniz ve başkalarına aşırı değer vermeyiniz. İşlerinizi ve dünya işlerini fazla önemsemeyiniz. Çevrenizde sizi çekingen yapan kişiden kaçmayınız. Bilakis yakınlaşınız. Toplum içine giriniz. Herkesin beğenilen ve beğenilmeyen yönleri mutlaka bulunur, siz iyi yönlerini araştırınız.
İnsanı melek ve şeytan olarak değil, insan olarak değerlendiriniz. İnsanları olduğu gibi kabul ediniz; sizin olmasını istediğiniz gibi değil…
Üzüntü ve kötümserlik insanı yavaş yavaş yıpratır. Mümkün olduğu kadar gereksiz üzüntüden uzak durmaya çalışınız. Asık yüzlü ve çatık kaşlı olmayınız. Tatlı dilli ve güler yüzlü olmaya bakınız.
Kimseyi çekiştirmeyiniz ve odluğundan fazla abartarak övmeyiniz. Gerektiği yerde herkesin yardımına koşunuz. Yardımsever olmak kişiye çok şey kazandırır ve hiçbir şey kaybettirmez. Bunu unutmayınız.
8. Vücut Sağlığına Önem Veriniz
Zararlı alışkanlıklardan uzak durunuz. Bunları sadece uyuşturucu madde ile sınırlamayınız. Yemek ve uyumak, fazla konuşmak konusunda da itinalı olunuz ve orta yolu tercih ediniz. Koruyucu hekimlik bilgisine değer verin, hasta olmadan hastalıkla mücadele ediniz. Dinlenmeye, eğlenmeye ve spora gereken önemi veriniz.
Sıhhatinizi ve sağlığınızı korumazsanız hem çevrenize yük olursunuz hem de her türlü hayır ve iyilikten, başarı ve gelişmeden mahrum kalırsınız.
9. Vücudunuzu Güzelleştirmeye Çalışınız
Sevimli ve cana yakın bir yüz pek çok kusuru örter. Sevimlilik ve güler yüzlülük körlüğü ve topallığı, sakatlığı ve noksanlığı giderir.
Saçlarınızı uygun bir şekilde tarayınız, dişlerinizi fırçalayarak koruyunuz. Ciddi olunuz ve aşırı derecede gülmeyiniz. Her şeyin yerinde, dozunda ve ihtiyaca göre güzeldir. Gözlerinizi ve bakışlarınızı koruyunuz. Sakin ve güvenli bir adam bakışı ile kendini gösterir.
Ruh dünyanızı güzelleştirin. Güzel düşüncelere sahip olmaya çalışın. Amacınız ve hedefiniz güzel olsun ve bunun için gayret ederek hayatınızın amacına hizmet etmeniz sizi genç ve güzel tutacaktır.
Yemenize ve içmenize dikkat ederek kilo yönünden normal bir insan olunuz. Aşırılık her zaman zararlıdır.
10. Kendinizi Geçmişteki Kusurlarınızla Değerlendirmeyin
Geçmişten ibret alın, ders alın ve tevbe ederek o kusurlardan kurtulun ve geçmişe takılıp kalmayın. Allah’ın affettiğini siz de affedin. Kul haklarını gereği gibi ödeyin ve onların sizi esir almasına fırsat vermeyiniz.
11. Aklınızı ve İradenizi Daima Güçlendirin
Acelecilikten kaçının. İhmalciliğe son verin. İşinizi zamanında yapın bitirin. Bugünün işini yarına bırakmayınız. Sıkıntılara ve zorluklara mukavemet ediniz. Bütün isteklerinizi birden bitirmeye kalkmayın, önem sırasına koyunuz.
Planlı ve programlı olunuz. Belli zamanlarda yatıp kalkın. İyi bir uyku düzeniniz olsun. Bir zamanda belli bir işle bütün duygularınızla meşgul olun. Sinirlerinize hâkim olunuz. Duygularınıza yenilerek duygusal hareket etmeyiniz. Sinirlerinize hâkim olunuz.
Vaatte bulunmayınız, bulunursanız mutlaka vaadinizi yerine getiriniz. Randevularınıza vaktinde geliniz. Sebatkar ve soğukkanlı olunuz. İyice düşünerek karar verin ve verdiğiniz karardan dönmeyiniz ve mutlaka uygulayınız. Sonuç almadan o işi terk etmeyiniz. Hamleci olunuz.
12. Daima Sakin Olmaya Çalışın
Hislerinizin ve sinirlerinizin etkisi altında kalarak esir olmayınız. Kâinata iğne deliğinden bakmayınız. Bir şeyin zıddı onun ilacıdır. Üzüntülü ise neşeli olmaya çalışınız. Sinirli iseniz sakin gibi davranınız. Bu durumda sükûnet bulursunuz. Her şeyi insanca, yani, akıllıca soğukkanlılıkla konuşarak hallediniz.
Toplantılarda sözünüz dinlenmeyecekse konuşmayınız. Sorulmadan cevap vermeyiniz, dinleyiniz ve akıllıca sorular sorunuz.
Kimseye yakınmayınız ve halinizden şikâyetçi olmayınız. Sabrediniz ve katlanınız; ama akıllıca problemi çözmeye çalışınız. Vakur ve kararlı olunuz. Bunu halinizle gösteriniz. Kimsenin etkisi altında kalmayınız. Her şeye akıllıca karar veriniz. Bazen sakin sakin ve yalnızca gezmeye çıkınız. Tabiat ile beraber olunuz.
Kadınlarla konuşurken vakur ve ciddi olunuz. Kadınlar güçlü gördükleri ve güçlü olduğuna inandıkları kimselere hayranlık duyarlar.
Kimsenin etkisi altında kalmayınız. Okuyun öğrenin ve etkileyici olun. Bilgi sahibi insan etki altında kalmaz, başkalarını etkiler. Bilgili insan güneşe benzer, girdiği yeri aydınlatır.
İnanarak cesaretle yapılan işler, insanı daha inançlı ve cesur yapar ve bu da güveni artırır. Sükunet her şeyden önce güçlülüğün ve etkinliğin eseridir. Sakin insan kendisine inanan, güvenen, inancından kuşku duymayan rahat ve huzur içinde olan insanın işidir.
13. Fikir Hürriyetinizi Koruyunuz
Fikir sahibi olmak için okuyun ve bilgi sahibi olunuz. Fikrinizi çok iyi kullanınız, düşünce ve tefekkür ile fikirlerinizi geliştiriniz. Düşünmeden konuşmayınız ve bir işe girişmeyiniz.
Herkesin düşüncesine saygı gösteriniz. Her gün yeni şeyler öğreniniz. Düşünce yeteneğini geliştirecek kitaplar okuyunuz. Bununla beraber bilgi ve tecrübe sahibi insanlarla istişare ederek onların fikirlerini de alınız. Akıllı aklını kullanır, daha akıllı olan başkasının aklını da kullanır. Zihnen faal olunuz, tembel olmayınız.
14. Her Yerde Daime Faal Olunuz
Çalıştığınız yerde ikinci planda kalmayınız. İşe bağlılıkla ve başarılarınızla kendinizi sevdiririz, saydırınız ve sevdiriniz. Toplantılarda yönetici veya faal eleman olunuz. Yardımsever olunuz. Boş durmayınız, daima faal olunuz. Kötü huylardan kurtulmak için o huylarınızdan nefret ediniz.
15. Mücadeleci Olunuz
Hak ve hakikati, doğruluğu, dürüstlüğü ve iyiliği hâkim kılmak için mücadele ediniz ve mücadeleci olunuz. Önce nefsinizle cihad ediniz, sonra çevrenizdeki kötülüklerle mücadele ediniz. Bunu yaparken metotlu ve prensipli olunuz.
16. Her Zaman Etkin Olmaya Çalışınız
Etkin olmak, edilgen olmaktan her zaman iyidir.
17. İleri Görüşlü Olunuz.
Geleceği iyi tahmin ediniz ve ona göre hazırlanınız.
18. İyi Konuşmaya Çalışınız
Davasını, fikrini ve düşüncesini iyi ifade eden kazanır.
19. İyi Giyininiz
Yemenize, içmenize ve iyi giyinmenize dikkat ediniz. İnsan kıyafet ile karşılanır, liyakati ile uğurlanır. Dikine çizgili kıyafetler sizi uzun boylu, enine çizgiler kısa boylu gösterir. Açık renkler olduğunda daha şişman, koyu renkler daha zayıf gösterir.
Nasıl görünmek istiyorsanız öyle giyinin.
20. Evinizi ve Çevrenizi Güzelleştiriniz
21. Kuruntu Yapmayınız
22. Kendinize Eş Seçerken İyi Düşünün
Hayat arkadaşınızda ruh güzelliği ve zenginliği arayınız. Yalnız bizi sevenler bizim tarafından sevildiklerine inanırlar. Mutluluğumuz için çalışanlar mutluluklarında bizim de payımızın olduğunu düşünürler.
Seven insanlar mutlu olurlar. İnsan kendisini seven ve sevildiğini bildiği kişinin yanında mutlu ve huzurlu olur. Kadın kendisine ait olan şeyin başkasınınkinden daha iyi olmasını ister ve sever. Onu bütün varlığı ile kendisinin olması için çaba harcar. Ona daima sahip olmak ister.
Öte yandan hiçbir kadın önemli saymadığı, yardımını isteyen erkeği sevemez. Onu hor görür, küçük görür. Küçük gördüğü erkekten de nefret eder.
23. Yarınlara Güvenle Bakınız
Hiçbir zaman gelecekten korkmayınız. Gelecek kendisi için çalışanları güldürür. Bugününüzü tam olarak değerlendiriniz. Bugün yarının sütanasıdır. Gelecekteki başarı ümidi bugünkü faaliyetinize bağlıdır.