M. Ali KAYA
Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Allah, melekler ve muktesit ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç ve kudret, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Âl-i İmran, 3:18.) buyurur.
Sözlükte “hisse, ölçü, insaf, adalet” gibi anlamlar ifade eden kıst, masdar olarak “adaletli olma, birine hakkını ve payını âdil bir şekilde verme; isim olarak kullanıldığında ise “adalet” mânasına gelir. (Râgıb el-İsfahânî, Müfredât, “kst” maddesi.) Kur’ân-ı Kerimde on beş ayette geçer ve tamamında adalet manasına yakın manaları ifade eder. “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa, 4:135.) Bu ayette de “Kavvâmîne bi’l-kıst” kelimesi ile iktisada riayet etmeyi de kapsamaktadır.
Fahreddin Râzî, “kâimen bi’l-kıst” deyimini açıklarken Hasan-ı Basrî’nin, korkulu zamanlarda da emir bi’l-ma’rûf nehiy ani’l-münker görevinin yerine getirilmesi gerektiğine bu âyeti delil gösterdiğini kaydeder; ayrıca, “Cihadın en değerlisi zalim yönetici karşısında hakkı söylemektir” (Ebû Dâvûd, Melâḥim, 17; Tirmizî, Fiten, 13.) meâlindeki hadisi de bu görüşün doğruluğuna delil olarak zikreder. (Mefâtîḥu’l-Gayb, 7:215.) Bazı âyetlerde kıst kelimesi mîzanla birlikte “tartıyı adaletle yapmak” anlamında geçmektedir (En’âm, 6:152; Hûd, 11:85; Rahmân, 55:9.) İki âyette “zalim” mânasında kāsıt (Cin, 72:14, 15), üç âyette “âdil davrananlar” mânasında muksıt kelimesinin çoğulu kullanılmıştır (Mâide, 5:42; Hucurât, 49:9; Mümtehine, 60:8.) Son âyette Allah’ın Müslümanlara, anlaşmalı oldukları gayri müslimlere karşı adaletli davranmaları hususunda bir yasak koymadığı, O’nun âdil olanları sevdiği bildirilmektedir.
İktisat ise orta yolu tutmak, itidal ile hareket etmek, tutumlu olmak, gereğinden az veya çok harcamaktan kaçınmak anlamlarına gelmektedir. İslâmiyet, yeme, içme, giyim, kuşam, eşya kullanımı gibi her hususla aşırılıktan kaçınmayı, orta yolu tutmayı emretmiştir. Peygamberimiz (asm) “İşlerin hayırlısı orta olanıdır.” (Keşfu’l-Hafa, 1:391.) buyurarak bize orta yolu, yani iktisadı tavsiye etmiştir. Yüce Allah “Sizi vasat ümmet kıldık” (Bakara, 2:143.) buyurarak orta yolu, adalet ve iktisadı esas alan bir ümmet olmamızı emreder.
Yüce Allah her konuda orta yolu takip etmeyi emreder. “Yürüyüşünde ölçülü ol; sesini kıs” (Lokmân, 31:19) emrettiği gibi; harcama konusunda da “Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme; büsbütün savurgan da olma. Yoksa pişman olur, açıkta kalırsın” (İsrâ, 17:29.) buyurarak iktisadı emretmektedir.
İktisadın, adalet ve vasatın karşıtı aşırılıktır. Dinde aşırılık yoktur. Aşırılığın her çeşidi yasaklanmıştır. Peygamberimiz (asm) “Heleke’l-mutenattıûn” yani “Aşırıya kaçanlar helak olurlar” (Müslim, İlim 7; Ebû Dâvûd, Sünnet 5.) buyurur. Ayrıca “Din kolaylıktır. Dini aşmak isteyen kimse, ona yenik düşer. O halde, orta yolu tutunuz, en iyiyi yapmaya çalışınız, o zaman size müjdeler olsun; günün başlangıcından, sonundan ve bir miktar da geceden faydalanınız” (Buhârî, Îmân, 29; Nesâî, Îmân, 28.) buyurarak aşırılıktan kaçarak kolaylığı tercih etmelerini istemiştir.
Peygamberimiz (asm) Hz. Îsâ’nın (as) nüzûlüne dair çeşitli rivayetlerde “imâmen muksıtan ve hakemen adlen” “imâmen adlen (âdilen) ve hakemen muksitan” gibi ifadelerle adl (âdil) ve muksıt kelimelerinin birbirinin yerine kullanılmış olması, kıst kelimesinin adaletle eş anlamlı olduğunun delili şeklinde değerlendirilebilir. Ayrıca “Muksıt” Esmâ-i Hüsnâ”dan biri olarak da geçmektedir. (İbn Mâce, Duâ, 10; Tirmizî, Daavât, 82.)
Bütün bu açıklamalardan ayette geçen “âlimen bi’l-kıst” kelimesinden iktisadı ve adaleti esas tutan alimlerin Allah’ın varlığına ve birliğine şahitlik ettiklerini ve Allah’a iman edip teslim olduklarını ifade ettiğini anlamaktayız.